Yukarıdaki resim tüm seyahatlerde havalara uçtum an. (Gezmek dendiği an, tüm işlerini bırakan canlıya kadın denirmiş.)
Sonunda Japonya yazımın son bölümüne geldim.
Japonların geleneksel kıyafetleri kimono’nun sözcük anlamı ,giysi demek.
Mevsimlik, sezonluk ve törenlerde olmak üzere çeşitleri var. Özellikle bayanlar geleneksel çay ve ikebana törenlerinde bu giysileri giyiyorlar.
Peki yukata nedir? Yukata, aslında bizim kimono dediğimiz ama yanlış bildiğimiz ince pamuklu kumaştan yapılan , ayrıca içine de içlik giyilen hem erkeklerin hem de kadınların giydiği günlük giysileri.
Düğün ve özel törenlerde ise kişiye özel tasarlanan ,müthiş kimonolar giymekteler. Kimono giyim tekniklerini anneler, kızlarına öğretiyor.
Aşağıdaki resimde benim giydiğim yukata. Geisha (geyşa) kızlar ise geleneksel kimonolarıyla. Aramızdaki ten rengini farkettiniz ve şaşırdınız değil mi? Ben resmen aralarında yam-yam kaldım.
Peki geyşa (geisha)ne demek? Japonca’da ”gei” sanat veya gösteri,”sha” ise kişi anlamına geliyor.Geisha’lar da konukları çeşitli sanat ve gösterilerle eğlendiren profesyonel konsomatrisler. Ama sıradan hayat kadını zannetmeyin; kesinlikle politika ,sanat,lisan ,sofra düzeni ve diğer konularda o kadar iyi yetişiyorlar ki , gelen misafirlerle tüm bu konularda sohbet edebiliyorlar. Geisha’ların yüzlerindeki soluk makyajın anlamı da konuklara karşı duygularını saklamak .
Gördüğünüz gibi, inanılmaz detaylarla dolu bir hayat. Enselerindeki bu gariplik ne dediğinizi duyar gibiyim.
Koyu renkte görünen , gerçek ten renkleri.
Geyşalık eğitimi o kadar zorlu ki son yıllarda bu eğitimi alan kızlar oldukça azalmış. Geisha Olmaya karar veren kız , genelde o-chaya’ya( çay evi) bir tanıdık aracılığıyla gelmekte ve bu eğitimi alabilmesi için o- cahaya’nın baş kadını olan okami , kız ve ailesiyle görüşüp bu ağır eğitimi alıp alamayacağı konusunda birlikte karar vermekteler.
Genellikle Maiko ( genç Geisha kız) 20 yaşına geldiğinde Geisha mesleğine devam edip etmeyeceğine karar verir.Eğer devam ediyorsa erigae( yaka değiştirme) töreniyle mesleğinde ilerlemeye devam eder.
Japonlar gelenekselliğin yanında , komik insanlar.
Girdiğiniz her tapınakta, kendi inanışlarına göre bir muska tutturmuşlar.
İster istemez bu havaya siz de giriyorsunuz.. Sağlık , iyi eş, bolluk, bereket , sınav başarısı derken neredeyse bir çanta dolusu muska taşıdım.
Japonya’nın özellikle Tasaki ve Mikimato incileri dünya çapında marka olmuş isimleri. Fiyatları el yakan cinsten, ama tasarımlar gerçekten görülmeye değer.
Japonya’nın en meşhur kozmetik markası; shu uemura . Fiyatları oldukça yüksek, ama gerçekten kalite mükemmel ötesi.
UNIQLO; Japonya’nın Gap’ı. Kasa da uzun kuyrukları bekleme sabrını gösterirseniz, kaliteli ve makul fiyatta( tabii ki japonya’ya göre ) birşeyler alabilirsiniz. UNIQLO , sınırları Japonya’yı aşmış bir marka. özellikle Amerika’da her şehirde görmeniz mümkün.
Tokyo; Japonya’nın başkenti.Aynı zamanda ülkenin de kültür merkezi. Ginza , Tokyo’nun en meşhur fin-fon alışveriş semti. Dünyaca meşhur tüm markaları bu cadde de görebilirsiniz. Gezmek için bence en az 3-4 gün gerekir. Tabii ki ben ilgi alanıma girenleri fotografladım.
Osaka’da nereleri gezebilirsiniz?
Şitennoji Tapınağı ve Osaka kalesi mutlaka gidilmesi gereken yerler. Daha sonra Dotonbori semtindeki kuromon pazarını gezebilir ve benim gibi kendinizden geçebilirsiniz. Bu yöresel pazar bence çok hoş.
Kyoto, gezi de en etkilendiğim hatta tam Japon kokusunu hissettiğim bir şehir oldu.Fujimi Inari Tapınağını gezip ardından katıldığımız çay seramonisi oldukça ilginçti.
Kyoto’dan Japonya’nın ilk başkenti Nara’ya geçip , Kasuga Taişa Tapınağını gezip, Japonya’nın en büyük Buda heykelini(15 m ) görüp ardından dünyanın en büyük ahşap tapınağı Todai-ji Tapınağını gezdik.
Bu ahşap tapınağın bir benzerin daha önce ki Myanmar gezisinde görmüştüm.
Japonya’da ne yenir?Değişik lezzetlere açık değilseniz, aç kalırsınız. Ben genelde herşeyi tatmayı sevdiğim için, çok zorlanmadım.
Japonya’da şabu-şabunun en lezzetlisini yiyip, tadına doyamayacaksınız. Şabu-şabu nedir? Kişiye özel gelen ispirtolu ocakta kaynayan yağa sebze ,deniz ürünü ve ince kıyılmış etleri atıp, hemen çıkarıyorsunuz. Tahinli ve soya soslu özel bir sosa bulayıp, afiyetle yiyorsunuz.
Özellikle tepenyaki ( sizin önünüzde , seçtiğiniz et ve balık ürünlerinden kişiye özel yapılan ocakbaşı tarzı yemek) . Sushii tabii ki, mutlaka yemeniz gerekenlerin arasında. Bu arada en şık restaurantlar, otellerin içinde. Tokyo’da kaldığımız otelin içindeki Çin Lokantasında yediğim yemeği , Çin ‘de dahi yemediğimi itiraf etmek zorundayım.
Umeşu erik likörü, Yamazeki Japon viskisi, pirinç şarabı denen saki’si, yerel biraları ayrıca sişimi ( umarım doğru yazmışımdır) denen 7 çeşit baharatla çeşnilendirilen kavrulmuş susamından almadan dönmeyin derim.Ayrıca tapınaklardan hediyelik bol bol muska, kimono, yukata getirebilirsiniz.
Tapınakları gezmek, oradaki ruhani atmosferi hissetmek …son kararım ben Asya ve adaları seviyorum.
Bir dahaki yazımda buluşmak üzere, sayonara…
Şahane fotoğraflar keyfin bol olsun canım sevgiler.