Ayibuwan…merhaba;
Evet kasım ayının sonunda uzak diyarlara kaçıverdim. Hem de Marco Polo’nun ”dünyanın en güzel adası burası olmalı ”dediği Şri Lanka ‘ya.
Sri Lanka…görmeyenler Sri Lanka , görenlerin Şri Lanka dediği yaklaşık 22 milyon insanın yaşadığı , nüfusunun yüzde 70’inin budist olduğu , dünyanın en dindar 3. büyük ülkesi .
Eski adıyla Seylan; hani hepimizin evinde pişen meşhur Seylan çayının ana vatanı.
Sri Lanka’da neler yapılır, nereleri görmek lazım. Eminim merak içindesiniz.
Şri Lanka adasının en ilginç jeolojik oluşumlarından biri Sigiriya. Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan Sigiriya yani Aslan Kayası’na mutlaka tırmanmalısınız. Zorlu bir tırmanış olsa da asla bir Machu Picchu (maçu piçu) değil. Ayrıca tırmanırken göreceğiniz doğal güzellikler ve tırmanma sırasında soluklanırken etrafınızda dolanan maymunlar tüm yorgunluğunuzu alacak. Sigiriya ‘da zirveye vardığınızdaki güzellik sizi büyüleyecek. Sigiriya’nın etrafında su bahçeleri, kaya bahçeleri ve teras bahçeleri bulunmakta. Gerçekten de Aslan ayaklarına benzediği için Aslan kayası da denmekte. Binlerce yıl önce püskürüp , zamanla aşınarak yok olan bir yanardağın taşlaşmış kalıntısı.
Kolombo, Anuradhapura antik kent gezisi, Habarana, ilginç mimarileriyle dikkat çeken Buda tapınakları , Buda’nın aydınlanma ağacı olarak bilinen ve kutsal kabul edilen Sri Maha Bodhi , fil yetimhanesi kesinlikle görülmeye değer yerler.
Bu arada fillerin ailelerine çok düşkün olduğunu ve birlikte yaşadıklarını biliyor muydunuz? Fil yetimhanesinde yaralanmış, ailesini kaybetmiş filler yaşamakta. Yavru fillerin o kadar da tatlişko olduğunu zannetmeyin. Kuzenim yavru bir fili beslerken çantasını kaptırdı, fil hortumuyla öyle bir güç gösterisi yaptı ki 2 kişi ancak çantayı kurtarabildi. Bu anı fotograflayamadığımıza heep yandım.
Sri Lanka’da da sokaklarda kedi-köpek gibi maymunlara rastlıyorsunuz. Beslemeye başladığınız her an tehlike sizinle, gerçekten üstünüze atlayıp, hırsızlık yapabilirler. Aman dikkat…
Şimdi bu yılanlı resimde nerden çıktı demeyin? Azıcık elimi uzatıp seveyim dedim, bir baktım ki üstümde. İnanın korkacak birşey de yok, ama yine de çok sevimli değil , kabul ediyorum.
Baharat bahçeleri de görülmeye değer yerlerden, mutfakta kullandığımız bir çok baharatın yemek haricinde çeşitli yağ ve kremlerde tedavi amaçlı kullanılması çok ilginç. Tabii ki denemek üzere 2-3 krem almadım desem yalan.
Çayın anavatanına gelipte, güzel çay içmemek olmaz. Ama çayı maalesef bizler gibi demlemiyorlar, içtiğimiz çaylar oldukça hafif ve içimi kolaydı. Seylan’a gidip, çay tarlalarına dalmamak olmaz dedim, sizlere azıcıkta çay toplayıverdim.
Seylan ‘da çay yetiştirilmesinden önce kahve denemesi yapılmış. Fakat ağaçları saran mantar , tüm kahveyi yok etmiş.
İlk 17 yaşında James Taylor adında bir İngiliz girişimde bulunup, çayı bu topraklara ekmiş. 1877 yılında ilk çay gemiye yüklenip, İngiltere’ye yollanmış. Kanaat önderleri denen bir grup çayın tadımını yapıp ,onaylayınca 1880 yılında bütün alanlara çay ekimi yapmış. 1980 yılındaki Moskova olimpiyatlarında ,Resmi sponsor olmasıyla Ceylan çayı dünyaya açılmış.
Çayın en kıymetlisi yükseklerde yetişir, özellikle Seylan’da Kandy bölgesinin çayı meşhurdur. Beyaz çay ise 2000-2500 m de daha yavaş büyüyerek yetişiyor. Çayın en tepesindeki filizler toplandığı için çok kıymetli ve pahalıdır. O yüzden beyaz çay alırken fiyatı sizi şaşırtmasın.
Şri Lanka mutfağı Hint,Çin ve Malay mutfağından etkilenmiş. Yemekleri hint yemekleri kadar baharatlı değil. Şri Lanka usulü mercimek denemek isterseniz, tık…
Gezinizin son 2 gününü , kendimizi Kalutara’da Hint Okyanusunun sularına bırakarak noktaladık.
Dünyanın ilginç köşelerini keşfe devam diyorum, merak ediyorsanız Ihlamurcum’u takibe devam…
Çok güzel anlatmışsın seninle berabermişcesine okudum yazılarını takibe devam.
Merhaba,
Ratnapura Adam’s Peak hakkında bilgi edindiniz mi acaba?
Teşekkürler.