Umarım Japonya yazımın 1. bölümünü okudunuz. Okumadıysanız tık…
Okuyanlara daha neler anlatsam…
Japonya’nın en güzel adalarından biri olan Miyajima’ ya tekneyle yaklaşırken sizi buradaki Şintu tapınağının büyük toriisi karşılar.Günün her saatinde ayrı güzellikte bu adanın simgesidir.
Adada kedi-köpek gibi ceylanlar dolaşmakta. Size o kadar yaklaşıyorlar ki, sevmemek imkansız. Her dakika peşinizdeler, unutmadan yazayım bu hayvanları beslemek kesinlikle yasak.
Miyajima’da geleneksel Ryokan otelinde kaldık.
Ryokan Otel ‘in odaları tıpkı filmlerdeki gibi, yerleri pirinç sapından yapılmış hasırla döşenmiş. Pirinç sapı, yer döşemesi olarak hava alan bir malzeme olduğu için tercih ediliyor. Bu yer döşemesinin adı, tatami. Ayrıca metre kare yerine jo diye bir birim kullanıyorlar.
Odaya ilk girdiğinizde yatak göremiyorsunuz. Heyecanlamayın yataklar, yer yatağı . .
Odaya girerken ayakkabılarınızı çıkarıp kapı yanındaki mini dolaba kaldırıyorsunuz. Odanın içine geçerken, parmak arası terlik giyiyorsunuz, bu terlikleri giyerken özel çorapları sayesinde zorlanmıyorsunuz. Bu Japonların çorapları bile komik, 2 parmaklı. Yani parmak arası terliği giyerken, rahat edin diye.
Geyşa kızlar odanıza yerleşir yerleşmez size Japon çayı getiriyorlar. Zerafet ,zerafet …heryeri bu güzellik sarmış.Çayın sunumu bile hoş. İçimlik mi, seyirlik mi? siz karar verin.
Odaya yerleştikten bir süre sonra, size yöresel kıyafetleri olan kimonoları giydirmek üzere geyşa kızlar geliyor.
Siz yemek için odadan ayrıldığınızda, gelip yer yataklarınızı yapıyorlar.Siz de benim gibi çocukluğunuzdan beri yer yatağında yatmamışsanız, anılarınız canlanacak. Ve inanılmaz bir uyku çekeceksiniz. Sabaha dinamik uyanacaksınız, bu da yer yatağının ne kadar sağlıklı olduğunun ispatı.
Eğer tuvalete girmek isterseniz, tuvaletin içinde ayrı terlik kullanıyorsunuz.
Arigato, burada en çok duyduğum kelime yani teşekkür ederim. Gerçekten herşeye teşekkür eden ,kibar insan bu Japonlar.
Ryokan otelinde, termal havuzu kullanmakta bir gelenek. Nasıl girileceği konusunu burada yazmıyorum, gidecek olanlara daha sonra anlatırım. :))
Japon düğünü görmedik demeyelim, adada 2 düğüne denk geldik. Japon gelinler , beyaz kimono giyiyor ve tsunokakushi denilen beyaz şapka benzeri birşey takıyorlar.
Bunu kıskançlık boynuzlarını saklamak amaçlı takıyorlar.Ayrıca evlendikten sonra nazik,boyun eğen bir eş olacaklarını temsil ediyor. Ama Japon kızlarının bizim bildiğimizin aksine , dik başlı ve aileyi idare eden aile reisi olduğunu öğrendik. Hatta Japonya’daki firmalar , erkeklerin maaşlarını karısının hesabına yatırıyorlarmış, bu da çok ilginçti. Düğünlerde anneler ve yakın akrabalar geleneksel en şık kimonolarını giyiyorlar. Gelenekselliklerini bırakmamak ne kadar hoş değil mi?
Japonya gerçekten görülesi bir ülke…yazımın devamı gelecek.
Süpersin devamını bekliyorum❤️
Dilek’çiğim, yazıların alışkanlık yaptı. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.